Modernliğin Sıkıntıları

Modernliğin Sıkıntıları

Barkod: 9789755395739
Üreticiler: Ayrıntı Yayınları
Stok Sayısı: 1
Basım Tarihi: 3-2017
Baskı Sayısı: 3. Basım
Sayfa Sayısı: 112 Sayfa
Ağırlık: 112,00 Gram
Boyut: 13,00 (en) x 19,50 (boy)
Cilt: Ciltsiz
Kağıt: 2. Hamur
Basım Yeri: İstanbul - Türkiye
Basım Dili: Türkçe

100,00 TL
80,00 TL

Modernleşmeye düşünerek karar vermiş olmaktan ziyade maruz kaldığımız söylenebilir; toplumumuz, modernliği ciddi olarak daha yakın zamanda tartışmaya başladı. Ama bu tartışmalarda daha çok topyekûn ret (funda-mentalizm) ya da topyekûn kabullenme (liberalizm) tavırları hüküm sürüyor.

İşte “komüniteryanizm” adı verilen düşünce akımının en önde gelen temsilcisi Kanadalı filozof Charles Taylor, bu kitabında, hem ihtişamını hem de sefaletini gözler önüne serdiği modernliğin ahlâkının ve kültürünün temellerini tartışıyor. Önce modernliğin üç “sıkıntı”’sını teşhis ediyor: Bireycilik, araçsal aklın hâkimiyeti ve ortak bir siyasi proje yokluğu yüzünden siyasal katılımın ve dolayısıyla özgürlüğün azalması.

Taylor, kitabın büyük bölümünü, insanın anlam ufkunu daraltan bireyciliğin temelinde yattığını düşündüğü pozitif ideali tanımlamaya ayırıyor. Taylor’ın “sahicilik etiği” dediği bu ideal, kişinin kendine karşı dürüst olması, hayatını kendisine göre, başka kimseye öykünmeden yaşaması, yaşam modelini kendi içinde bulması gerektiği düşüncesine dayanır. Burada, doğruyu yanlışı bilme, yani âhlak, herkesin kendi iç sesine kulak vermesinin sonucudur. Sahicilik bir özgürlük idealidir, insanı kendine karşı sorumlu kılar.

Sahicilik “benmerkezcilik” değildir; çünkü insan kendi kimliğini ancak insan dillerinin zengin anlatım araçlarını edinerek, tüm hayatı boyunca “anlamlı ötekiler”le diyalog, hatta mücadele içinde biçimlendirir. Kendini tanımlamak, ötekilerle arandaki farkta neyin önemli olduğunu belirleyecek bir anlam ufkunu gerektirir. Bazı seçimlerin diğerlerinden daha değerli olmasını da yine bu anlam ufku mümkün kılar. Yani kişi ancak tarihin, doğanın taleplerinin, diğer insanların ihtiyaçlarının, yurttaşlık görevlerinin önemli olduğu bir ortamda anlamlı bir kimlik edinebilir.

Yani bireyi atomcu, araçsalcı bir dünyada tek başına koyan ve “iyi yaşam nedir” konusunda yansız kalmayı tercih eden ve seçimi tek tek bireylere bırakan liberalizm, yanlış yoldadır. Taylor’a göre, kolektif bir “iyi”yi hep birlikte tanımlamak (dayatmak değil) mümkün ve gereklidir. Modernlik, sahicilik, teknoloji, şiir ve akıl konusunda serinkanlı bir biçimde düşünmek için olağanüstü çıkış noktaları sunuyor Taylor.